Adana yolunda bir sabah vakti Irgat türküleri işitirsen Kamyon dolusu ve bir gurbet
Çoğalırsa turuncu kokusu Bilki sana ağlamakta seni özlemekteyim
Bir yanda nar çiçeği umutlar Bir yanda zakkum acısı ayrılık Soğuk bir namlu ağızı gibi
Apansız yakarsa kıvırcık saçlarımdaki Her siyah teli ve yarına çeyrek kala
Onikiyi vurursa saat kulesi bijiyi Hazır et ana bilki sana dönmekteyim.
Çukurovalıyım delikanlıyım Uzaklardan geldim toros dağlıyım
Anam bana ben anama ağlıyım Benim senden başka ağlayanım yok Yaram doksan dokuz bağlıyan yok
Leyli ateşlere attılar beni
Leyli belalara kattılar beni
Leyli leyli sattılar beni
Çukurovalıyım sezdiler beni
Kara kaplıları yazdılar beni İstanbul tuzakmış ezdiler beni Benim senden başka leyli
Ağlayanım yok Yaram doksandokuz bağlıyan yok Leyli ateşlere attılar beni
Leyli belalara kattılar beni Leyli leyli sattılar beni Ah anam ah burada paraya Allah diyorlar aslanı Çakala boğduruyorlar Aslanım yiğidim dediğin Çok sevdiğin oğlunu adam
Yerini koymuyorlar Halbuki adam gibi adam olur Toros delikanlısı demiştin
Yüreği pamuk misali ak Kavgası esmer ve sıcak Gözü kara sevdası kara
Cesur olur mert olur Belanın başına dert Zalımlara sert olur demiştin Adımını atmaz namert köşküne
Yalan dolan bilmez Ağlıyana gülmez Allah bir Muhammed Ali aşkına Eğilip bükülmez demiştin
Eğilmedim kimse bükemedi Delikanlı bileğimi Hayatlar yutan bu şehirde
Yoksul ve arkasız olsamda Boynum bükük değil Bize böyle zulüm edenler
Allahdan büyük değil dayı
Namertlerin gözünü toprak Doyursun bir lokmalarının Yediysem haram olsun.