Bahara borçlu gününü cerrahpaşa
Hastanesine uğurladıalr
Yürüdü topal rüzgar gündüzlerin
Üstüne kanatları kırıldı ak bulutlu sabahın
Dilinde türkülerle ve dirençle geceye karşı
Yürüdü yalın ayak ben bahar demiştim sana
Sen son bahar oldun gençliğimin
Eğri çarkın eğrileri çoktu
Oysa eğrinin yanında doğruya yer yoktu
Rüzgarın önünü kestiler bugün
Halaya zincir vurdular sersefil zamanın
Kırık dökük kızıydın tohumların özlem yüklü
Bulutundasın şimdi ağlasan toprak çatlar utancından Sabahın alacası tükenir sırıl sıklam uyanır yürüdüğümüz yollar Bilmeyiz saatler kaça kurulur yarınlara sancılanır şafakalr İçimdeki yangın korkutur seni edirne kapıda bir grup vakti İçimde yem yeşil bir dal kırılır otuz bahar sonrada olsa Adı sensizlikde olsa yılların bir ambulans sireninde Ve sedyesinde çaresizliğin hatırlarım seni Yaşamak türküsü erken bitince Ömür son limana demirleyince Anlatacak çok şey kalır doğmamış bebeklerin
İşte böyle zeynep kim bilir kaç sabah bekledi
Benim seni beklediğim kadar bir çocuğun ölümü
Kadar hazin bir seyyah taksimi kadar yaralı
Ve öylesine açki her taze mezar
Kalem olsa dünyadaki bütün ağaçlar
Ve bütün denizler mürekkep olsa
Senin şiirini yazamam yinede
Rüzgarın önünü kestiler bu gün
Halaya zincir vurdular
Görecek göz olmayınca Işığın ne anlamı var.